Uzun sayılabilecek bir tatil sırasında yeniden ülkenin ve Düzce’nin gündemine geri döndük.
Bu süreçte içimizi yakan Narin olayı gibi bir dizi toplumsal olayları izledik.
Yüksek enflasyon sonucu yaşanan ekonomik kriz, emeklilerin ve asgari ücretlilerin geçim sıkıntısı, esnafın dertleri, çocuğunu okutan ailelerin sorunları v.s..
Toplum olarak mutlu değiliz..
Bunlar yetmezmiş gibi, son zamanlarda Düzce ile Bolu arasındaki kimi zaman gereksiz tartışmalara şahit oluyoruz.
Artık Kral çıplak demenin zamanı geldi..
Düzce, il olduğu günden bu yana hiçbir alanda Bolu’yu geçememiştir.
Siyasette, ticarette, bürokraside, turizm ve eğitim alanında olmak üzere Bolu Düzce’nin hep önünde olmuştur.
Örneğin Bolu beyaz et sektöründe ülke lideri..
Bolu aşçılıkta ülke lideri..
Bolu turizmde ülkedeki ilk 10 il arasında..
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi ile eğitimde iller arasında ilk sıralarda..
Bolu Ankara bürokrasisinde birçok koltuğa sahip..
Bolu futbolda bile her zaman iddialı..
Düzce’ye bakarsak, hala ülke genelinde lider olduğu hiçbir alanı yok..
Düzce eğitimde oldukça geri, turizmde hala emekliyor, Ankara bürokrasisinde önemli yere sahip değil, sporda ve futbolda oldukça gerilerde..
Sadece Abant’ın bir ayda çektiği turisti Düzce 1 yılda çekemiyor.
Düzce’nin siyasetçileri, yerel yöneticileri, bürokratları ve iş insanları olarak önce Düzce’yi her alanda atağa kaldırmak gerekiyor.
Öncelik ne olmalı? Eğitim mi, turizm mi, sanayi mi?
Önce Bolu ile bence gereksiz rekabet bir kenara bırakılmalı, tüm enerji Düzce’nin doğru hamlelerle gelişmesine harcanmalı..
Yerel yöneticilere de bir tavsiyem olacak; Bolu’nun haylaz ve polemikçi Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı da fazla ciddiye almayın. Özcan’ın işi her zaman polemik yaratmak ve bundan beslenmek..
Tanju Özcan’la polemiğe girmenin, O’na laf sokmaya çalışmanın Düzce’ye ve Düzceliler'e en küçük faydası olmaz.