Düzce Belediye Meclisi’nin geçen hafta yapılan toplantılarını izledim.
Belediye Meclisi’nde AK Parti’den 3, CHP’den 1 üye hariç diğer tüm üyeleri ilk kez meclis üyesi seçildiler.
Daha önce meclis üyeliği yapmış olanlar dışında kalan üyelerin birçok yönden tecrübeye, usul bilmeye ve bilgi sahibi olmalarına ciddi ihtiyaç olduğunu üzülerek izledim.
Belediye Meclisi oturumlarını yöneten Başkan Vekili Ali Dilber’in ilk sınavında çok başarılı olmadığını söyleyebilirim. Sosyal hayatında sayısız kez kongre yönetmiş olan Dilber’in Belediye Meclis Salonu’nun adeta tiyatro salonuna dönüşmesine izin vermesini şaşkınlıkla gördüm.
AK Partili bir meclis üyesi konuşuyor, partili üyeler ve partili misafirler çılgınca alkışlıyor. Muhalefetten bir üye konuşuyor, bu kez O’nun partili arkadaşları ve misafir bölümündeki yandaşları alkışlıyor.
Sanki ortada müsamere yapılıyor!
Söz istemeden konuşanlar, konuyla ilgili soru sormak yerine başka telden çalanlar, alkışlanacak bir durum yokken ayağa kalkmalar ve boşa gürültü çıkartanlar..
Bazı üyeler, Belediye Meclisi’nin yerel bir parlamento olduğunun, burada ciddi konuların ele alındığının farkında bile değiller.
Her şeyden önce, yasa gereği halka açık yapılması gereken meclis toplantılarını izlemeye gelenlerin, kendi partilerinden olsun ya da olmasın, herhangi bir üyenin konuşmasını alkışlaması, gürültü çıkarması ya da sözlü müdahalede bulunması yasaktır ve ayrıca meclise yönelik bir saygısızca davranıştır.
Belediye Meclisi slogan atılacak, bağırılacak, şov yapılacak bir arena değildir.
Sayın Meclis Başkanı Ali Dilber’in en azından belediye meclisinin usul ve esaslarıyla ilgili yasa ve yönetmelikleri okuduğunu tahmin ediyorum. Meclis başkanının kurallara uymayanları uyarma, gerekirse salondan çıkarma yetkisi bulunmaktadır.
Meclis üyelerinin de, yarım saatlerini ayırıp, belediye meclisinin görev ve yetkileri ile meclis üyelerinin sorumluluklarına ilişkin yayınlanmış olan kanun ve yönetmelikleri okumalarını tavsiye ediyorum.
Özellikle muhalefete mensup üyelerin gündeme gelen konulara daha iyi çalışmalarını, havanda boşuna su dövmek yerine, dedikodu ya da duyumlara dayalı olarak değil, gerçek bilgi ve belgelere dayalı olarak muhalefet etmelerinin daha iyi ve verimli olacağını belirtmek istiyorum